Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ekonomideki Gerçekler

Resim
Türkiye ekonomisi ile ilgili veriler gelmeye devam ettikçe, yaşanan ekonomik krizin boyutu giderek daha net bir şekilde ortaya çıkmaya başlıyor. Uluslararası kurumlardan yapılan tahminlerde, 2019 yılı için Türkiye ekonomisinin daralacağı görüşü üzerinde bir uzlaşma var. En son OECD’nin açıkladığı tahminlerde 2019 yılında Türkiye ekonomisinin 0,4 daralacağı öngörülmüş.  Diğer yandan, son haftalarda TL’nin nispi olarak değerlenmesi ve faizlerdeki göreli düşüşler ile, bir kere daha ‘en kötüsü geride kaldı’ nakaratı dolaşıma sokulmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz haftaki yazıda, batık kredi oranının yükseldiğine, işsizliğin arttığına ve sanayi üretiminde daralmanın başladığına işaret etmiştim. Bu hafta da iki veri üzerinden, geçtiğimiz haftaki değerlendirmeyi sürdüreceğim.  Cari Fazla, Daralma Demek  İlk olarak iktidar çevrelerinin bir övünç vesilesi olarak sıklıkla kullandığı cari fazla rakamına değinmek istiyorum. Bir ülkenin cari fazla veriyor olması ilk bakışta olumlu bir geli...

-Mış gibi siyasetiyle kriz yönetimi

Resim
Devlet sponsorluğunda kredi genişlemesiyle yüksek büyüme oranlarına zorlanmış, küresel finansal koşulların değişmesiyle hızla krize yuvarlanmış bir ekonomide debeleniyoruz. Krizi yönetenler öyle değilmiş gibi yapmayı tercih ediyorlar. İş bilmezlikleri sıralayarak ekonomi yönetimini akla davet etmek ya da baskıcı bir rejim karşısında farklı ekonomik müdahalelerde bulunacak aktörlerin zayıflığına rağmen alternatifleri dillendirmek naif kalıyor. Fakat, bu naiflikte yine de ısrarcı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Nedenini işsizlik verilerine de değinerek açıklayacağım. ÖYLE DEĞİLMİŞ GİBİ Krizin temelinde yatan model ve mevcut rant koalisyonunun yapısı nedeniyle, son haftaların kriz yönetiminde net bir çizgi takibi söz konusu değil. Liberal iktisatçılar “yapısal reform” eksikliği ile meseleyi açıklayadursun, konu düşük faiz ve kredi genişlemesiyle yol alan AKP koalisyonunun birçok unsurunun kemer sıkma ve uzun sürebilecek durgunluk döneminde oyundan düşecek olmasında düğümleniyor. Havaland...

Eyy tasarruf! Geldiysen üç kere vur

Resim
Anadolu Ajansı kaynaklı  ısmarlama bir habe r Emeklilik Gözetim Merkezi’nden (EGM) alınan verileri yüzümüze boca ediyor. Türkiye’de Bireysel Emeklilik Sistemi’nin 15’inci yılını doldurduğunu, sistemde 85 milyar liralık birikim yapıldığını ilan ediyor. Benzer, gün aşırı çıkan  haberler  haneleri tasarrufa çağırıyor. EGM sayfasında otomatik katılımda (OKS) yer alan  çalışanlar için verilen  5 milyon sayısı çarpıcı. 2017 başından bugüne kadar sisteme zorla dâhil edilen çalışan sayısı 12 milyondan fazla olduğuna göre zorla tasarruf etmesi istenmiş çalışanların yaklaşık yüzde 60’ının sistemden çıktığı anlaşılıyor. Demek ki alan memnunsa da tasarruf ettirilmeye çalışılan herkes memnun değil. Buna karşın ekonomi yönetiminin bir yandan sistemde kalma süresini artırma hazırlığı içinde olduğunu, diğer yandan hâlihazırda mevcut yönetmelik maddesini uygulamaya kalkacağını görüyoruz. 2016 tarihli yönetmelik maddesi şöyle: “ Sistemden ayrılma işlemi gerçekleştiren çalışanlar ...

Mevzuattan muaf: Türkiye Kalkınma Partisi/Bankası

3 Ekim öğleden sonra. Meclis’te Türkiye Kalkınma Bankası’na ilişkin kanun teklifinin Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında CHP, HDP ve İYİ Parti milletvekilleri çeşitli itirazlar dillendiriyor. Mevzuattan muaf olmasına çalışılan Kalkınma Bankası’nın neden böyle bir yapılandırmaya tabi kılınacağından tutun da teklifin öncelikli ele alınmasına, Türkiye’deki kalkınma hedeflerine uzanan bir tartışmadır sürüyor. İlk oturumda Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in dil sürçmesine şahit oluyoruz: ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – … Bu konu Türkiye Kalkınma Partisinin yeniden yapılandırılmasına ilişkindir. BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Bankası. ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Pardon, affedersiniz, ne dedim? BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Partisi. ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Partiyle zaten şey karışıyor birbirine. GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Onun da yeniden yapılandırmaya ihtiyacı var… Bu muazzam sürçme durumu olan biteni izah için kullanışlı. Çünkü Türkiye’de Parti ile Banka birbirine karıştı. İş bilmezli...

Sanayi Daralıyor, Batık Krediler ve İşsizlik Artıyor

Resim
Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin nedenleri ve krizin gelişim süreci ile ilgili konuları daha önceki yazılarda detaylı olarak ele almıştım. Tekrara düşmemek için bu yazıda bunlara değinmeyeceğim. Krizin nedenleri ve mekanizmaları üzerinde durmak yerine, üç güncel güncel verilerden hareket ederek, krizin derinleşmekte olduğuna işaret edeceğim.  Batık Krediler Hızla Artıyor  Yaklaşık bir ay önce, ‘İktidarın Anahtarı Düşük Faiz’ başlıklı yazıda , taksitli kredilerin takibe düşme oranını vermiştim, o zaman oran 6.56 idi. Bir ay sonra bu oran, 7.24’ye yükseldi. Bu veriyi, BDDK’nın açıkladığı Haftalık Bülten’e dayanarak hazırlıyorum. Aşağıdaki grafikte, genellikle küçük ve orta ölçekli sermaye kesimlerinin ve esnafın yaygın olarak kullandığı taksitli ticari kredilerin takibe düşme oranının 2008 krizinden bu yana olan görünümü ele alınıyor. Bu 10 yıllık süreç içinde, yakın dönemdeki üç önemli değişimi, üç rakam ile işaretledim.  Grafikte, 1 numara ile gösterilen dönem, ekonomik...

Avrupa’da Krizin Nedenleri ve Gidişatı

Resim
2008 küresel finansal krizinin başlangıcının üzerinden 10 yıl geçti. Krizin etkileri bazı bölgelerde yoğunlaşarak devam ediyor, Avrupa Birliği (AB) de bu bölgelerden biri. ABD ile kıyaslandığında Avrupa’da krizin etkilerinin çok daha uzun sürmesinin nedenleri üzerine farklı görüşler var. Bu görüşler, bir yanıyla Avro Krizi’nin nedenleri ile ilgili yaklaşımları da içeriyor. Bu yazıda, Avro Krizi’nin nedenleri ve krizin gidişatı ile ilgili üç farklı yaklaşımı ele alacağım. Bu tartışma, Almanya’dan 2018’in üçüncü çeyreğinde gelen ekonomik daralma verisi ve AB Komisyonu ile İtalya hükümeti arasında yaşanan bütçe krizi bağlamında, daha önemli hale geliyor.  Krizin Nedeni Yapısal Dengesizliktir  Küresel krizin Avrupa ayağındaki sorunların tetikleyici unsurunun ABD’deki finansal çöküş olduğu biliniyor. Ancak bu unsurun tetiklediği yapı, krizi daha da derinleştirdi. Avro Birliği üyesi ülke ekonomileri arasındaki dengesizliklerin, krizin bu şekilde uzun sürmesine neden olduğu, ge...

Müteahhit Düzeni Battı. Alternatifler Neler?

Resim
2017 tarihli bir Birleşmiş Milletler raporunda , barınma hakkının metalaştırılmasına dayanan modellerin mahzurlarına dikkat çekilmişti. Barınma hakkının metalaştırılması, konutun ve kent mekanının bir yatırım aracına dönüştürülmesini ifade ediyor. Metalaşma sürecinde, konutun barınma gibi ihtiyaç karşılama işlevi, yani kullanım değeri yerine; bir kazanç kapısı ve yatırım aracı olma işlevi, yani değişim değeri öne çıkıyor.  Raporda konut hakkının metalaştırılması ile insan haklarının ayrılmaz bir parçası olan güvenli ve insan onuruna yakışır konutlarda yaşama hakkı ortadan kaldırıldığına değiniliyor. O dönemde, konunun Türkiye boyutunu değerlendiren bir yazıda şu noktalara işaret etmiştim :  ‘Piyasa temelli modellerin güvenli, erişilebilir ve yaşanabilir konut gereksinimi karşılamakta başarısız kaldığı çok açık. Elbette bu, konutların içinde bulunduğu kent mekânının da piyasa temelli modellere göre düzenlenmesi sonucunda giderek bir yatırım aracına dönüşmesinin bir sonucu. Bir ...